[chatbot]
top of page

SERTLEŞME SORUNUNDA KÖK HÜCRE TEDAVİLERİNİN GELECEĞİ

    Kök hücre tedavileri bir çok kronik hastalığın tedavisinde umut bağlanan ve bilim insanlarının üzerinde çok çalıştıkları konuların başında gelmektedir. Hem etik kaygılar hem de ön görülemeyen yan etki potansiyellerinden dolayı kök hücre tedavileri klinik kullanıma henüz tam anlamıyla geçebilmiş değildir. International Society for Stem Cell Research (ISSCR) ‘de yayınladığı hasta el kitabında kök hücre tedavilerinin dünya genelinde ticari bir meta haline gelmesinden dolayı endişe duyduklarını belirtmiştir. Çünkü rejeneratif tıp kapsamı altında değerlendirilen kök hücre tedavilerinin totalde büyük çoğunluğu yeni ve deneyseldir. Bu aşamada hastalıkları tedavi edip etmediği halen oldukça kuşkuludur. Hastaların kök hücre tedavisi talep ederken bu bilinçte olmalarında büyük fayda vardır. Ancak son 20 yıla baktığımızda in vitro doku ve in vivo hayvan çalışmalarının bir çoğundan pozitif ve yüz güldürücü sonuçlara ulaşıldığı da açıktır. İnsan temelli klinik çalışmalar bu nedenle başlatılmış olup sonuçları bilim çevrelerince heyecanla ve merakla beklenmektedir. Yine de tüm bu süreçler oldukça yavaş ilerlemekte ve mevcut hastalarımızın çoğunluğu için çalışma verilerinin olgunlaşmasını bekleyecek zaman maalesef ki olmayacaktır. Bu durumda hem hasta sağlığını riske atmayacak, hem hastayı etik açılardan suistimal etmeyecek, hem de olumlu sonuçlar verebilecek pratik bazı kök hücre tedavi yaklaşımlarına ihtiyaç duyulduğunu düşünmekteyiz.

src.png

    40 ila 70 yaş arası erkeklerde sertleşme sorunu (erektil disfonksiyon ED) görülme prevalansı yaklaşık %50’dir. ED sorunu yaşayan erkeklerin yaklaşık %15 kadarı ise birinci ve ikinci basamak tedavilerden maalesef ki yanıt alamamaktadırlar. Yani bir grup hastamızda gerek oral gerekse injeksiyon şeklindeki medikasyonlara rağmen cinsel birleşmeye olanak kılacak yeterli ereksiyon kalitesi elde edilememektir. Bu durumdaki hastalarımız için tek bir seçenek kalmaktadır, o da penil protez impantasyon cerrahisidir. Her ne kadar güncel penil implantlar fizyolojiye çok yakın ereksiyon imkanı tanısa da önemli oranda hasta bu tedavi yoluna son derece mesafeli bakmaktadır. Ya da kontrolsüz seyreden bazı kronik hastalıklar kişinin böyle bir ameliyat geçirmesinin önünde önemli bir engel teşkil etmektedir. Bu durumda penise yönelik uygulanacak rejeneratif ve restoratif kök hücre tedavileri bir alternatif olabilir mi?  Gözüken o ki önümüzdeki yıllar çok önemli gelişmeleri de beraberinde getirecektir. Öyle ki son bir kaç yıldır ED sorununun tedavisinde kök hücre tedavileri bazı merkezlerde klinik kullanıma neredeyse girmiş durumdadır ve yayınlanmış olan az sayıda çalışmada da olumlu etkilerinin olabileceği gösterilmektedir. Özetle henüz bilinmeyen ve netleştirilemeyen pek çok konu olsa da kök hücre tedavileri ereksiyon sorunlarının tedavisinde son derece yeni ve umut verici bir tedavi yaklaşımıdır.

KÖK HÜCRE (STEM CELL) ve PROGENİTÖR HÜCRE NEDİR?

Doku kan veya organlarda bulunan, kendini yenileme (self-renewal), çoğalma (proliferation) özelliğine ve de vücudun ihtiyacına göre farklılaşarak (differentiation) doku veya kan hücrelerine dönüşme potansiyeline sahip kaynak hücrelere erişkin tip kök hücreler (stem cells) adı verilmektedir. Onları diğer tüm hücrelerden ayıran en önemli özelliği ise bu hücrelerin ihtiyaca göre farklı farklı hücrelere dönüşüm gösterebilme (plastisite) yeteneğinin olmasıdır. Kök hücreler replikasyona uğrayarak bir yandan simetrik olarak çoğalabilirken bir yandan da asimetrik olarak da çoğalabilmektedir. Yani kök hücre ikiye bölündüğü zaman bir hücre kök hücre olarak kalırken diğeri progenitör hücreye doğru ilerleyebilmektedir. Kök hücreler embriyojenik ve embriyonik olmayan kök hücreler olarak 2 ana gruba ayrılmaktadır.

Embriyonik kök hücreler:

1-Totipotent kök hücreler: Totipotent Türkçe’de bölünmemiş ayrışmamış güç anlamına gelen bir kelimedir. Kök hücrelerin ve canlıya dair herşeyin de atası olan hücrelerdir. Embriyonik hayatın ilk 4 gününde oluşan hücrelerdir ve bu kök hücreler her şeyi oluşturabilme gücüne sahiptirler.

2-Pluripotent kök hücreler: Embriyonik hayatın 4. gününden sonra ortaya çıkan kök hücrelere verilen adlandırmadır. Bu kök hücreler yaklaşık 200 farklı hücre türüne dönüşme yeteneğine sahiptir. İnsanı oluşturan 3 germ yaprağı (mesoderm-ektoderm-endoderm) bu kök hücrelerden ortaya çıkar.

Erişkin tip non-embriyonik kök hücreler:

 

1-Multipotent kök hücreler: Embriyonik hayatın ilerleyen safhalarında belirmeye başlar ve ömür boyu varlık gösterecek olan erişkin tip kök hücreleri meydana getirirler. Multipotent kök hücreler kan hücreleri ve dokulara özgü hücrelere farklılaşma özelliğine sahiptir. Erişkin bireyde ilk kez 1976 yılında kemik iliğinde varlığı gösterilmiştir. Zaman içinde göbek kordonu kanı, periferik kan, deri, diş pulpası gibi hemen tüm dokularda varlığı tespit edilmiştir. Son olarak 2001 yılında yağ dokusunda da yoğun biçimde yer aldığı gösterilmiştir. Bu gelişme kök hücre tedavileri için en önemli dönüm noktalarından birisini oluşturmuştur. Mezenkimal ve hematopoetik olmak üzere 2 multipotent kök hücre türü söz konusudur.

a) Hematopoetik kök hücreler: Kan elemanlarının kökenini oluşturan kök hücreleridir. Kemik iliği, periferik kan, kordon kanından izole edilebilmektedir. Başlıca yüzey belirteçleri CD34, CD14, CD45 ve CD133’tür. Hematopoetik kök hücrelerin de atası olan prekürsör hücrelere ise hemanjioblast adı verilmektedir. Bu prekürsör hücrelerin bir kısmı kan hücrelerinin kaynağı olan hematopoetik kök hücrelere dönüşüm gösterirken bir kısmı da endotelial progenitör hücrelere doğru ilerleme gösterir. Son yıllarda yapılan çalışmalarda anjiogenesis adı verilen damar oluşumu sürecinde hematopoteik kök hücrelerin de çok önemli görevleri olduğu gösterilmiştir. Hematopoetik kök hücrelerin en önemli kaynağı kuşkusuz kemik iliğidir. Günümüzde kan hastalıkları dışında klinik uygulamada akut myocard infaktüsü sonrası hasarlanan kalp kasının yenilenebilmesi için de kullanılmaya başlanmış durumdadır. Hematopoetik kök hücreler kemik iliği içinde 'niche' adı verilen kapalı bir mikro çevre içinde sessiz biçimde varlık gösterirler. Bu çevrenin dışına çıkıldığında progenitör hücrelere doğru farklılaşma süreci de başlamış olur.

Kordon kanından elde edilen hematopoetik kök hücreler ise son zamanlarda pek çok çeşit kan hastalığı ve kanser olgularında allojenik olarak başarıyla uygulanmaya başlamış durumdadır. Bir çok üniversite artık bünyesinde kordon kanı bankası oluşturmuş durumdadır. Kordon kanından elde edilen kök hücreler daha fazla çoğalma potansiyeline sahip genç ve sağlıklı kök hücrelerdir. Doku uyumluluğu kriterleri çok daha azdır ve doku reddi reaksiyonları çok seyrek görülmektedir. Yani kişinin genetik HLA yapısına bire bir uymasa bile daha başarılı sonuçlar alınabilmektedir.

2_1.jpg

b) Mezenkimal kök hücreler: Kordon kanı, göbek kordonundaki Wharton jölesi, kemik iliği, yağ (adipoz) doku, diş pulpası, deri, bağ dokusu gibi alanlar mezenkimal kök hücrelerce oldukça zengin alanlardır. Yüzey belirteçleri olarak CD105, CD73, CD90 pozitiftir. Kemik iliğinde ise hem hemotopoetik hem de mezenkimal kök hücreler bir arada yer almaktadır. Günümüzde özellikle daha kolay elde edilmesi nedeniyle mezenkimal kök hücre kaynağı olarak en sık yağ dokusu tercih edilmektedir. Üstelik yağ dokusunda mezenkimal kök hücre yoğunluğu kemik iliğine oranla çok daha fazla olduğu gösterilmiştir. Mezenkimal kök hücreler kemik iliği hücrelerinin de yaklaşık %0,01-0,001’ini oluşturmaktadır. Yapılan çalışmalar mezenkimal kök hücrelerinin farkılaşarak osteoblast, myoblast, adiposit, kondrosit gibi hücrelere dönüşebildiğini göstermiştir. Günümüzde özellikle ortopedi ve plastik cerrahi branşlarında yağ dokusu ya da kemik iliği kökenli mezenkimal kök hücreleri yaygın olarak kullanılmaktadır. Kök hücreler kültür ortamında bazı kimyasal uyarıcılar ve faktörler kullanılarak çoğaltılabilmektedir. Ancak bu çoğaltma işleminin o kök hücreler üzerinde nasıl genotipik ve biyolojik etkilere neden olduğu konusu henüz net değildir. Buradaki temel endişe ise malign dönüşümlere sebebiyet verilip verilmediğidir.

9-Figure1-1.png

3-Oligopotent kök hücreler: Bu kök hücreler progenitör öncü hücreler grubunda değerlendirebilir. Oligopotent kök hücreler birbirine akraba yakın grup hücreye dönüşebilme yeteneğine sahiptir. Örneğin vasküler progenitör hücreler ihtiyaca göre endotel ya da düz kas hücrelerine dönüşebilmektedir.

 

4-Unipotent kök hücreler: Organlarda yer alan tek bir hücre türüne dönüşme yeteneği olan progenitor öncü hücrelerdir. Endothelial progenitor hücreleri (EPCs) bu gruba örnek olarak verebiliriz. Bu hücrelerin birinci görevi bulundukları dokuda ortaya çıkan hücresel hasara acil yardım desteği sunmaktır. Yani endotel hasarı başladığı anda endothelial progenitor hücreler o endotel bölgesini tamir etmeye başlarlar.

Günümüzde rejeneratif tıp uygulamaları içinde embriyojenik kök hücreler her ne kadar teorik olarak düşünülse bile etik nedenlerden dolayı insan tedavilerinde kullanılmazlar. Kişiye ait erişkin kök hücreleri ise hem etik engel olmaması hem de immunolojik açıdan sorun yaratmaması nedeniyle bazı hastalıkların tedavisinde (örneğin yara ve yanık izlerinin giderilmesi gibi) klinikte de kullanılmaya başlamış durumdadır. Erişkin tip kök hücreleri hemen hemen bütün dokularda belli bir yoğunlukta bulunmaktadır. Bunlar çoğunlukla uykuda sessiz (dormant) hücrelerdir ve ihtiyaca göre çoğalır ya da farklılaşırlar. Erişkin tip kök hücreleri kısacası farklılaşmış dokular içinde yer alan henüz farklılaşmamış hücrelerdir. Ve sadece ihtiyaç halinde dönüşüm gösteren yedek hücre görevi görürler. İnsan vücudunda hemen her noktasında kök hücrelere rastlamak mümkündür. Dokuda yer alan erişkin kök hücreleri multipotent mezenkimal kök hücrelerdir. Daha önce belirttiğimiz üzere kemik iliğinde ise hem hematopoetik hem de mezenkimal kök hücreler bir arada yer almaktadır

Kemik iliğinden mezenkimal kök hücreleri elde etmek genel olarak invaziv zaman alıcı daha pahalı bir metotdur. Buna karşın kemik iliğinden elde edilecek kök hücrelerin sayısı da dokulara göre daha sınırlı kalmaktadır. Bu durumda hasta konforunu fazla bozmayan istenilen hücreye farklılaşabilecek kök hücre kaynağına ihtiyaç duyulmuş ve en ideal kaynağın da yağ dokusu olduğu öne sürülmüştür. Yağ dokusundan elde edilen mezenkimal kök hücrelerin (ADSCs) kemik iliğinden elde edilen hücreler kadar farklılaşabilme potansiyelinin olduğu gösterilmiştir. Üstelik sayıda çok daha fazla miktarda kök hücre edilebilmesi de büyük avantaj olmaktadır.

Normalde sağlıklı doku içinde sessiz konumda yer alan kök hücreler yaralanma sonrası ortama salınan endokrin ve parakrin çağrılar neticesinde aktive olurlar ve de yaralanmış ortama doğru göç etmeye başlarlar. Kök hücreler aldıkları sinyale göre önce çoğalması tetiklenir; sonra hasar bölgesine kan yoluyla ulaşırlar ve ihtiyaç duyulan hücreye doğru farklılaşırlar. Kök hücrelerin uyur vaziyette olmasının onları DNA hasarına karşı koruduğu düşünülmektedir. Doku hasarının ilk gününde yaralanmış dokudan veya aktive olmuş trombositlerden çok farklı miktarda ve çeşitte büyüme faktörü ve mediatörler salgılanır. Bunlar içinde özellikle transforming growth factor beta (TGF-β)’nın mezenkimal kök hücreleri üzerine çok önemli etkilerinin olduğu gösterilmiştir.  TGF-β kemik iliğinde yer alan kök hücreleri aktive etmekte, onları uyandırmakta ve ortama çağırmaktadır.

Kök Hücrelerin Elde Edildiği Bölgeye Göre Sınıflandırılması

Tıbbi tedavilerde kullanılma potansiyeli olan kök hücre kaynaklarını pek çok farklı grupta incelenebiliriz. Kök hücreler otolog (kişinin kendi bedeninden elde edilen) olarak kullanılabildiği gibi HLA uyumlu başka bir donörden allojenik olarak da (ikiz, anne baba, kardeş, akraba ve akraba dışı bireylerden) kullanılabilmektedir. Özetleyecek olursak;

  1. Kordon kanından izole edilen kök hücreler (allojenik)

  2. Kemik iliğinden izole edilen hemotopoetik ve/veya mezenkimal kök hücreler (allojenik ya da otolog)

  3. Adipoz (yağ) dokudan elde edilen otolog mezenkimal kök hücreler

  4. Periferik kandan aferez tekniği ile elde edilen otolog hematopoetik kök hücreler. Total kanda kök hücreler az miktarda dolaşımda bulunur. Kök hücre kaynağı olarak kullanılması pahalı ve zahmetlidir.

  5. Fibroblast kök hücreler cilt altındaki bağ dokusundan elde edilen oligopotent kök hücreleridir. Genellikle kaynak olarak kulak arkası doku kullanılır. Otolog Fibroblastlar, PRP (Platelet Rich Plasma) içeren ortamlar içerisinde kültüre edilerek çoğaltılması hem hücre sayısı ve kalitesini arttırılabilmektedir. Özellikle cilt defektlerinin dermakozmetik amaçlı tedavisinde kullanılmaktadır.

  6. Kemik iliği kökenli mononükleer hücre süspansiyonu (bone marrow mononuclear cells) kök hücreleri de içinde barındıran miks tipte konsantre sıvı (autologous bone marrow aspirate concentrate (BMAC)

  7. Yağ dokusu kökenli stromal vasküler fraksiyon (adipose derived stromal vascular fraction) kök hücreleri de içinde barındıran miks tipte konsantre sıvı

NOT:
Hematopoteik kök hücrelerde başlıca CD45, CD34, CD133 pozitifliği gözlenirken, mezenşimal kök hücrelerde CD105, CD73 pozitiftir. Olgunlaşmış endotelial progenitör hücreler ile endotel hücrelerinde CD 34(+) iken CD45 (-) saptanır. Bu yüzeysel markerlar genel olarak kök hücrelerin türünü ve miktarını saptamakta kullanılan temel belirteçlerdir.

Ereksiyon Sorunları ve Kök Hücre Tedavileri 

Konusunda Bilinmesi Gerekenler

  • Kök hücre tedavileri genel olarak halen deneysel tedavi yaklaşımlarıdır ve henüz rutin tıp pratiğine geçmemiştir. Kök hücre tedavileri etkinliği henüz tam olarak kanıtlanmamış rejeneratif tedavi yöntemlerinden birisidir. Konu üzerinde günümüzde etik ve bilimsel düzeyde pek çok tartışma devam etmektedir. Ereksiyon sorunlarının tedavisine yönelik olarak ise henüz çok az sayıda klinik çalışma yayınlamış durumdadır. Doğru kök hücre elde etme yöntemi, enjekte edilmesi gereken optimal kök hücre sayısı, kök hücrelerin kültüre edilip çoğaltma ve kaç seans uygulanması gerektiğine kadar bir çok noktada belirsizlikler söz konusudur.

  • Kök hücrelerin ED tedavisinde kullanımına yönelik olarak, Sexual Journal of Medicine Reviews dergisinde 2019 yılında yayınlanan en güncel derlemesine 5 klinik çalışma ve toplamda 61 hasta dahil edilebilmiştir. Bu çalışmalarda kök hücre kaynağı olarak kemik iliği (2), yağ dokusu(1), plesenta(1) ve göbek kordonu (1) kullanılmıştır. Veriler kesin kanıya varabilmek için oldukça yetersizdir. Ancak bu çalışmalar birlikte yorumlandığında ED yönelik kök hücre tedavi sonuçlarının oldukça umut verici olduğu sonucuna varılmıştır.  

  • Kök hücreyi kaynağından elde ettikten sonra diğer hücrelerden ayrıştırmak, kültüre ederek çoğaltmak ve saklamak ancak bu konuda deneyimli akredite kök hücre laboratuvarlarının yapabileceği karmaşık bir süreçtir. Doğal olarak da kök hücre tedavileri pahalı tedavilerdir. Bu konuda hastayı suistimal edecek hatalı bilgilendirme ve yönlendirmelere karşı dikkatli olunmasında fayda vardır. Günümüzde ise görece daha basit sağlık sorunlarının tedavisinde; doku, kan ya da kemik iliğinden elde edilen materyalin, bazı ayrıştırma cihazları yardımı ile kök hücrece zengin bir süspansiyon haline getirilip hedef organda kullanılması hem hızlı hem fayda maliyeti (cost efective) yüksek bir tedavi seçeneği olarak görülmektedir.

  • PRP tedavisi kesinlikle kök hücre tedavisi değildir. Günümüzde pek çok özel klinik basit PRP işlemlerine kök hücre tedavisi olarak pazarlamaktadır. PRP enjekte edilidiği bölgede kök hücreleri uyardığı varsayılan bir tedavi şekilidir. Bunun yanında kanda bazı ayrıştırma ve konsantrasyon işlemleri ile de çok az sayıda CD34+ hematoetik kök hücre elde edilebileceği ifade edilebilmektedir. Ancak bu teknikle elde edilecek kök hücre sayının terapötik düzeye ulaşabilmesi pek mümkün değildir.

  • Erektil disfonksiyonun tedavisine yönelik bugün için üzerinde en çok çalışılan kaynaklar kemik iliği “Bone marrow-derived stem cells (BMSC)” ve yağ dokusu “adipose-derived stem cells (ADSC)” dur. Bu iki kaynaktan hangisinin daha iyi sonuç verdiğine dair kesin yargıya şu an için varılamamıştır. Bu konuda randomize ve plasebo kontrollü iyi dizayn edilmiş çalışmalara ihtiyaç duyulduğu açıktır.

  • Ateroskleroz ve endotelial disfonksiyon en önemli bir erektil disfonksiyon nedenidir. Bu açıdan penis yapısal olarak kalbe oldukça benzeyen bir organdır. Endothelial hücre hasarı, vasküler oklüzyon ve disfonksiyon, düz kas doku kaybı ile birlikte gelişen fibrosizis ve nöronal ileti sorunları her iki organı da benzer şekilde etkilemektedir. Bir çok çalışma göstermiştir ki koroner arter hastalığı gelişen erkeklerin bir çoğunda daha 2 yıl öncesinden ereksiyon sorunları baş göstermektedir. Dolayısı ile penis kalp sağlığının da önemli bir göstergesidir.

  • Kemik iliğinden elde edilen apirasyon materyali hemen bütün kök ve progenitor hücreleri de içinde bir arada barındıran miks bir kaynaktır. Bu sebeple kemik iliği kökenli olup hematojenik kan elamanlarının uzaklaştırılması ile elde edilen konsantarata kemik iliği mononükleer hücreleri (bone marrow mononuclear cells) adı verilir. Bu konrantre sıvıda hematopoetik ve mezenkimal kök hücreler yanında progenitor hücreler, trombositler, lenfositler, monositler, growth faktörleri (TGF-β, IGF-1, PDGF, VEGF) ve sitokinler de bir arada yer alması vücudun restorasyon mekanizması açısından oldukça önemlidir.  Günümüzde kardiyak hastalıklarda sıklıkla bu konsantrat tedavi amaçlı olarak kullanılmaktadır. Erektil disfonksiyon tedavisinde de benzer mantıkla anjiogenesis, neovascularizasyon, düz kas ve sinir dokularında iyileşme ve antienflamtuar etkiler için kemik iliği mononükleer hücrelerinin daha iyi bir seçenek olduğu düşünülebilir.

  • Kök hücre tedavisi ile şok dalga tedavisinin (Li-ESWT) kombine edildiği rat çalışmalarında daha iyi sonuçlar elde edildiği gösterilmiştir. Aynı mantıkla insanlar üzerinde de benzeri sinerjistik etkiler olabilceğini düşünebilir. Li-ESWT erektil disfonksiyonda her hangi bir yan etki potansiyeli olmayan non invaziv bir tedavi şeklidir. Dolayısı ile kombinasyon tedavisi yapmamak için bir neden de bulunmaz. Şok dalgalarının kavernozal doku içindeki mevcut kök hücrelerini aktive ederek endotel ve düz kas hücreleri üzerinde iyileşmeyi tetiklediği bilinmektedir. Şok dalgaları hem enjekte edilen kök hücreler hem de dokuda yer alan progenitor hücrelerin aktivasyonunu sağlayarak sürece olumlu katkılar sunabilir.

  • EREKSİYON SORUNLARINDA KÖK HÜCRE TEDAVİLERİ İLE İLGİLİ OLARAK DAHA DETAYLI BİLGİ ALMAK VE BU KONUDA YAPILABİLECEKLERİ ÖĞRENMEK İÇİN LÜTFEN KLİNİĞİMİZİ ARAYINIZ

KAYNAKLAR:

Intracavernous administration of bone marrow mononuclear cells: a new method of treating erectile dysfunction?

Thomas E Ichim, Timothy Warbington, Octav Cristea, Joseph L Chin, Amit N Patel   Journal of Translational Medicine 2013, 11:139

 

Stem and endothelial progenitor cells in erection biology

TD Strong, MA Gebska, HC Champion, AL Burnett and TJ Bivalacqua

International Journal of Impotence Research (2008) 20, 243–254

 

Bone Niches, Hematopoietic Stem Cells  and Vessel Formation

Roberto Tamma and Domenico Ribatti

Int. J. Mol. Sci. 2017, 18, 151

 

Stem Cell Therapy for Erectile Dysfunction

Ethan L. Matz, MD, Ryan Terlecki, MD, Yuanyuan Zhang, MD, PhD, John Jackson, PhD,and Anthony Atala, MD

Sex Med Rev 2018;-:1e8

 

A Systematic Review of Human Trials Using Stem Cell Therapy for Erectile Dysfunction

Soum D. Lokeshwar, BS, Premal Patel, MD, Serena M. Shah, BS-Candidate, and Ranjith Ramasamy, MD

Sex Med Rev 2019;-:1e9

 

Stem-cell therapy for erectile dysfunction

R. Yiou

Bio-Medical Materials and Engineering 28 (2017) S81–S85

 

Fibroblasts as a practical alternative to mesenchymal stem cells

Thomas E. Ichim, Pete O’Heeron and Santosh Kesari

Ichim et al. J Transl Med (2018) 16:212

 

Combination of low‑energy shock‑wave therapy and bone marrow mesenchymal stem cell transplantation to improve the erectile function of diabetic rats

Hai‑Tao Shan, Hai‑Bo Zhang, Wen‑Tao Chen

Asian Journal of Andrology (2017) 19, 26–33

 

Efficient Promotion of Autophagy and Angiogenesis Using Mesenchymal Stem Cell Therapy Enhanced by the Low-Energy Shock Waves in the Treatment of Erectile Dysfunction

Guan Qun Zhu ,1 Seung Hwan Jeon,1 Woong Jin Bae

Stem Cells International Volume 2018, Article ID 1302672, 14 pages

 

Stem cell therapy in diabetic men with erectile dysfunction: a step closer to safe and effective regenerative technology

Eric Chung

Ann Transl Med 2019;7(Suppl 1):S40

 

Adipose Tissue-Derived Stem Cell Therapy for Cavernous Nerve Injury-Induced Erectile Dysfunction in the Rat Model: A Systematic Review and Meta-Analysis Using Methodological Quality Assessment

Hyo Jung Park, Hyunsuk Jeong

International Journal of Stem Cells Published online April 30, 2019

 

Stem Cell Therapy for Erectile Dysfunction: A Critical Review

Ching-Shwun Lin,1 Zhong-Cheng Xin

STEM CELLS AND DEVELOPMENT Volume 21, Number 3, 2012

 

A Role for Hematopoietic Stem Cells in Promoting Angiogenesis

Nobuyuki Takakura, Toshio Watanabe,

Cell, Vol. 102, 199–209, July 21, 2000

 

The Instructive Role of the Vasculature in Stem Cell Niches

Andrew J. Putnam

Biomater Sci. 2014 November ; 2(11): 1562–1573

ereksiyon sorununda kök hücre tedavisi, sertleşme sorununda kök hücre tedavisi, stem cell therapy, stem cell therapy for erectile dysfunction, Antalya, Turkey, CaverStem prosedure, kemik iliği kök hücre tedavisi

bottom of page